Babamın doğum günümde aldığı profesyonel fotoğraf makinesiyle, canlı cansız birçok şeyin farklı açılardan fotoğraflarını çekmeye başlamıştım. Arkadaş ve tanıdık çevremin özel günlerinde bulunup en kıymetli anlarını ölümsüzleştiriyordum.
Bir gün okulun sayfasında bir duyuru dikkatimi çekti. Yine her zaman olduğu gibi son anda bir şeye kaydolup “Ben de katılayım bari,” dedim.
Açıköğretim Fakültesi’nin Uluslararası Fotoğraf Yarışması başvuru süresinin dolmasına dakikalar kala kaydımı yaptım. Katılmasam içimde kalırdı diye düşündüm ve son dakikada da olsa fotoğraflarımı sisteme yükledim.
Ve…
Birkaç hafta sonra, başka bir bölümde okuyan bir abladan tebrik mesajı aldım. Şaşırdım: “Bismillahirrahmanirrahim, ne olmuş ki? Ne kazanmışım?” dedim. O da bana, fotoğraf yarışmasını kazandığımı söyleyip bir link gönderdi. Tıkladım ve gerçekten benim fotoğrafım! Adım da yazıyor. “Aaa nasıl oldu, ne zaman oldu, sen nereden duydun?” dedim, teşekkür ettim. Doğrusu, fotoğraflarımın seçileceğini hiç düşünmemiştim. Sadece keşke katılsaydım dememek için katılmıştım.
Güzel bir haber ve gerçekten de öyleyse, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi’ne bağlı Arnavutluk, Azerbaycan, Batı Avrupa, Bosna Hersek, Bulgaristan, KKTC, Kosova, Kuzey Amerika ve Makedonya programlarındaki öğrencilerin tamamının katıldığı yarışmada 3 başarı ödülünden birini almıştım! Çok heyecanlandım. Hemen maillerimi kontrol ettim. Gerçekten benim fotoğrafım mı seçilmişti?
Ve evet… Üniversiteden tebrik mesajları gelmişti. Üstelik ödül törenine de davet ediliyordum. Şaşkınlığım daha da arttı. “Nasıl yani?” dememle birlikte, ilerleyen günlerde hızlıca organize olan bir etkinlikle kendimi Eskişehir’de buldum.
Devamı bir sonraki paylaşımda…
Bu yazının üzerine tıklayıp o günün gazete haberine göz atabilirsin 🙂