Yazmayı öğrendiğim günden bu yana günlük tutar, sevdiğim sözleri not eder, hikâyeler yazarım. Kalem ve defter görünce ilkokul çocuğu gibi sevinir, yeni not defterleri ve kalemler alırım. Yeni kitaplarımı hemen okumam; önce sayfalarını karıştırır, kokusunu içime çekerim. Yazma isteğim, okumaya duyduğum sevgiyle başladı. Sayfalar, kimseye anlatamadıklarımı, iç dünyamın anlaşılması güç yanlarını paylaşabildiğim yerler oldu.
Lisede yazıya ve konuşmaya olan ilgim fark edilince öğretmenim beni okul gazetemizi kurmaya teşvik etti, alt sınıflardaki öğrencilere özel ders vermemi sağladı. O günlerde aldığım destek, yazma yolculuğumun ilk adımlarını oluşturdu.
Yıllar sonra, sevdiğim bir yazarın paylaşımına küçük bir anımı yazdım. “Bu nasıl bir anlatım tarzı, hayran kaldım. Bana özelden ulaşır mısınız?” dedi. Yorumu hemen eşime gösterdim. Mutluluğum tarifsizdi. Yazıştık. “Kitap yazmalısın,” dedi. Fakat o dönem sağlığımla sınandığım bir süreçteydim. Nazikçe biraz zamana ihtiyacım olduğunu söyledim.
Eşim de yıllar önce, “Kitap yazmalısın,” demişti. Aradan on yıl geçti, hâlâ o sözü tutmamı bekliyor. Ben ise cesaretimi toplamaya çalışıyorum. Yazılarımı yıllarca sosyal medyada, farklı isimlerle paylaştım. “Elif Hanım, artık kitap yazmalısınız” diye mesajlar geldikçe içim kıpır kıpır oldu, ama yine de o adımı atamadım.
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde okurken “Eleştiri Tarihi” dersi sevdiğim sayılı dersler arasındaydı. Kalemin kılıç gibi keskin olduğunu gördüm ve yazı dilim sivrildi. Fakat zamanla Edebiyatın “edep”ten gelen o zarif ruhundan uzaklaştığımı fark ettim. Yine de o dili bir yerlerde kullanmak hoşuma gidiyordu. Düşündüm ve kimseye söylemediğim bir şey yaptım.
Farklı dönemlerde, farklı konulara odaklandım. Kendi adımla iki kez sosyal deney amaçlı hesap açtım. Sessiz içerikler, provokatif cümleler, anketler paylaştım. Tanıdığım insanların tepkilerini ve suskunluklarını izledim. Bazen bir cevap, bazen sessizlik çok şey anlatıyordu. Tahammül sınırlarını test ettim. Gözlemlerimle kendime ait planlı bir profil oluşturdum.
Artık deneyler bitti. Sosyal medyada kullandığım tüm hesapları sadece günlük paylaşımlar için kullanıyorum.
Otuz yaşla birlikte gelen içsel bir olgunlukla, eleştirel dili geride bırakıp yazmaya başladığım o ilk günlerdeki gibi, daha yumuşak, daha duru, daha içten bir anlatımı benimsedim.
Şimdi yeniden yazıyorum. Ama bu kez sosyal medya platformlarında değil; kurallarını benim koyduğum, içerikleri bana ait, karakter sınırı olmayan bu sayfada…
Elifçe yazılarımla; okumayı seven, farklı bakış açılarına açık herkesi içtenlikle selamlıyorum.
Sayfama hoş geldin güzel insan